60 'lar, 70 'ler ve hatta 80 'ler dünyanın hemen pek çok yerinde sosyal, siyasal patlamaların yaşandığı yıllardı. Devrim, Sosyalizm ve Özgürlük rüzgarlarının tüm dünyayı etkisi altına aldığı yıllardı. Bu yılların bütün dünya etkisi olduğu gibi Arjantin 'e de ciddi anlamda yansımaları oldu. 70 'lerin dünyasında Arjantin 'i ele alacak olursak PRT-ERP 'den ele almamız çok yerinde olur. Çünkü Arjantin 'de dönemin en kitlesel Devrimci yapılanması PRT-ERP 'dir. PRT - El Partido Revolucionario de los Trabajadores (Devrimci İşçi Partisi). ERP - El Ejército Revolucionario del Pueblo (Devrimci Halk Ordusu).
PRT-ERP 'de bütün dünya Devrimci hareketlerinde olduğu gibi doğruları, hataları ve çelişkileri ile beraber o yıllara damgasını vurmuştu. PRT-ERP özgün bir deneyim kazandırmıştı dünya devrimci hareketine. Sadece bununla da kalmayarak bugünlere onurlu bir mücadele mirası bırakmıştır. Örneğin Arjantin 'deki bir çok Sol hareket kendisini PRT-ERP geleneğinden tanımlar. Arjantin 'in PRT-ERP 'si Türkiye ve Kuzey Kürdistan 'ın Devrimci hareketleri THKO, THKP-C ve PKK 'si gibidir dersek yanlış olmaz. Yani PRT-ERP hem bir parti hem de partiye bağlı bir askeri kanadı olan bir hareketti. Bu nedenle daha çok THKO, THKP-C ve PKK-HPG gibidir.
PRT-ERP 'nin genel sekreteri ve komutanı Mario Roberto Santucho 'dur. Hareketin parti olarak
ortaya çıkışı daha çok 60 'lı yılların ortalarına dayanır. Partinin askeri
kanadı olan Devrimci halk ordusu 'nun ortaya çıkışına ise 1970 'yılı denebilir.
Hareketin ilk yıllarda eylem tarzı daha çok silah ve cephane ele geçirmeye
yönelikti. Daha sonraları ise radikal ve sonuç alıcı bir hareket tarzını
benimseyen PRT-ERP 1975 yılında askeri üs ve askeri kışlaları hedef alan geniş
çaplı Devrimci eylemler gerçekleştirmiştir. Bu eylem tarzını benimsemiş olması hareketin kendisine
duyduğu aşırı bir özgüven patlamasından kaynaklanıyordu.
Ancak bu eylem tarzını benimsemeyen ve bunun ciddi hatalar doğuracağını düşünenlerde oldu. Sonuç olarak 1976 'da bir faşist darbe gerçekleştirildi. Darbe sonrası PRT-ERP 'nin pek çok kadro, sempatizan ve taraftarı darbeciler tarafından katledildi. Bir çoğu tutuklanarak darbecilerin kurmuş olduğu toplama kamplarına gönderildi ve bu kamplarda ağır işkenceler sonucu katledildiler veya kaybedildiler. Mario Roberto Santucho ise askeri darbeden kısa zaman sonra darbeciler tarafından katledilir ve cesedi mumyalatılarak cesedi 6 yıl boyunca bir müzede sergiletilir.
Ancak bu eylem tarzını benimsemeyen ve bunun ciddi hatalar doğuracağını düşünenlerde oldu. Sonuç olarak 1976 'da bir faşist darbe gerçekleştirildi. Darbe sonrası PRT-ERP 'nin pek çok kadro, sempatizan ve taraftarı darbeciler tarafından katledildi. Bir çoğu tutuklanarak darbecilerin kurmuş olduğu toplama kamplarına gönderildi ve bu kamplarda ağır işkenceler sonucu katledildiler veya kaybedildiler. Mario Roberto Santucho ise askeri darbeden kısa zaman sonra darbeciler tarafından katledilir ve cesedi mumyalatılarak cesedi 6 yıl boyunca bir müzede sergiletilir.
Bu hareket Arjantin 'de 60 'lı yıllarda gerek Peronist 'ler ile kurduğu ittifak ile, gerek Morenocu 'lar ile kurduğu ittifak ile, gerek Troçkizm 'e bakışı ile, gerek milliyetçiliğe olan bakışı ile, gerekse de Enternasyonalizm 'e bakışı ile uzun yıllardır her yönüyle tartışılmaya devam ediyor. Ancak bir gerçek var ki o da PRT-ERP 'nin dünya Devrimci hareketleri arasına adını altın harfler ile yazdırmış olmasıdır. Bunun en belirgin nedenlerinden biri ise Nikaragua 'da FSLN öncülüğünde gerçekleştirilen Devrim 'in korunması süreciydi.
PRT-ERP bir çok kadro, sempatizan ve taraftarının
katledilmesi, tutuklanması, kaybedilmesi ve gücünün büyük oranda etkisiz hale
getirilmesine rağmen Nikaragua 'daki Sandinist Devrim 'i korumak için Nikaragua
'ya kimi savaşçılarını göndermesi takdire değer bir durumdur. Bu da PRT-ERP
'nin Devrimci Enternasyonalist dayanışmaya verdiği değerin çok açık bir göstergesi
olmuştu. Türkiye 'de de çokça sorulan bir soruyu burada da bu bağlamda sormadan geçmek olmaz. O da şudur; Rojava Devrim 'i bu kadar yoğun
saldırılar altındayken Türkiye Devrimci hareketlerinin nerede
oldukları ve ne yaptıklarıdır...
Gelelim Juventud Guevarista 'ya... Juventud Guevarista
adından anlaşılacağı üzere Comandante Che Guevara 'nın izlediği politik hattı
benimseyen Devrimci-Sosyalist bir örgütlenmedir. PRT-ERP geleneğinden
gelenlerin ağırlıkta olduğu bir Devrimci yapıdır. Hatta kimi çevrelere göre
PRT-ERP 'nin bir devamıdır. Bir çok kurumun bir araya gelerek oluşturduğu
Juventud Guevarista başta Arjantin, Uruguay, Şili gibi Latin Amerika
ülkelerinde örgütlü. Üniversitelerde, sendikalarda, gençlik içerisinde vb.
yerlerde örgütlülüğünü her geçen gün artırıyor.
Örgütlenmenin yanı sıra yoksullara yönelik bir çok yardımda
bulunuyorlar. Rosario, Mendoza, Entre Rios vb. bir çok şehrin yoksul
mahalelerinde kimi zaman ellerinden geldiğince gıda veya giyim yardımı yapmaya
da çalışıyor. Ev yapmak isteyen ancak parası yetmediği için işçi, usta vb.
tutamayanlara evlerini tamamlamalarında üyelerini kullanarak yardımcı oluyor.
Evsizlere yönelik ise gücünün yettiğince yardımcı olup kulübe veya gece kondu
inşa ediyor. Çocuklara yönelik ise eğitim, kreş vb. konularda yardımcı oluyor.
Yani sosyal ve siyasal alanda birçok projeye imza atıyor.
Ayrıca Juventud Guevarista (Guevaracı Gençlik) dünya
Devrimci hareketlerini ve kadrolarını onurlandırmak adına her yıl yapılan
kongresinde bir onursal başkan belirler. Juventud Guevarista 'nın özellikle son
yıllarda Kürt halkı ve onun öncü gücü PKK 'nin yürüttüğü mücadeleye daha fazla
ilgi göstermeye başlaması Türkiye ve Kürdistan Devrimcileri açısından
sevindirici bir gelişmedir. Gösterdikleri ilgi ile kalmayıp bizzat Kürt halkı
ile dayanışma içinde olduklarını ve olacaklarını yaptıkları hemen hemen her
etkinliklerinde gösteriyorlar.
Juventud Guevarista geçen yıl yaptığı kongresinde PKK lideri
Öcalan 'ı onursal başkan ilan etmişti. Bu yıl yapılan kongre de ise Fransa 'nın
başkenti Paris 'te suikast sonucu katledilen PKK kurucularından Sakine Cansız
'ı onursal eşbaşkan olarak ilan etti. Kongre 'yi KCK eşbaşkanı Cemil Bayık 'da
gönderdiği mesaj ile selamladı. Her kongre de olduğu gibi bu yıl ki kongrede de
dünya Devrimci hareketlerinin bayrakları da asıldı. Öcalan, KCK, PKK ve Kürt
kadın hareketlerini simgeleyen bayraklarda asıldı. Ayrıca Rojava 'yı ve
YPG 'yi de simgeleyen bayraklar asıldı.
Hatırlatma...
Latin Amerika Devrimcileri ve Devrimci hareketlerinden Kürt
halkına ve mücadelesine her geçen gün destek artıyor. Tarihlerini tam
olarak hatırlayamadığım ancak 2004 veya 2005-2006 yılları arasında olması lazım o dönem Güney
Meksika dağlarından Subcomandate Galeano (Marcos) ve EZLN 'i iki kez Kürt halkı ve onun
öncü gücü PKK ile dayanışma içinde olacaklarını açıklamıştı. Son yıllarda da
Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu FARC-EP 'de Kürt halkı ve PKK
ile dayanışma içinde olduklarını ve olacaklarını defalarca açıkladı.
Rafael Correa 'nın ülkesi Ekvador 'da da başta PAİS, JCE olmak üzere Kürt halkını tanımaya ve destek olmaya başladı. Örneğin bu yıl Ekvador 'da Türkiye Elçiliği önünde Paris 'te katledilen 3 Kürt Kadın Devrimci 'yi anma eylemleri gerçekleştirildi. Aynı şekilde Bolivya 'da da Türkiye Elçiliği önünde bu yıl Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez için anma eylemleri yapıldı. Hugo Chavez 'in Venezuela 'sın da da Sol hareketlerde Kürt halkını yönelik belli bir duyarlılık oluştu. Jose Mujica 'nın Uruguay 'ında Tupamaro geleneğinden olan hareketler de Kürt halkını tanıma ve anlama süreci içerisinde.
Nikaragua 'da FSLN, El Salvador 'da FMLN gibi hareketler de aynı süreç içerisinde. Çünkü Latin Amerika halkları da tıpkı Kürt halkı gibi benzer sorunları yaşamış ve yaşamaya devam eden bir halktır. Dolayısıyla kimi Kürt çevreler ve özellikle de milliyetçi olanları kast ediyorum " Sol hareketler Filistin 'e gösterdiği desteği Kürt halkına göstermiyor " diye yakınmak yerine halkının sesini dünyanın her yerine duyurmaya çalışmalıdır. Çünkü Kürt halkının uluslararası alanda daha fazla tanınmaya ihtiyacı var.
Rafael Correa 'nın ülkesi Ekvador 'da da başta PAİS, JCE olmak üzere Kürt halkını tanımaya ve destek olmaya başladı. Örneğin bu yıl Ekvador 'da Türkiye Elçiliği önünde Paris 'te katledilen 3 Kürt Kadın Devrimci 'yi anma eylemleri gerçekleştirildi. Aynı şekilde Bolivya 'da da Türkiye Elçiliği önünde bu yıl Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez için anma eylemleri yapıldı. Hugo Chavez 'in Venezuela 'sın da da Sol hareketlerde Kürt halkını yönelik belli bir duyarlılık oluştu. Jose Mujica 'nın Uruguay 'ında Tupamaro geleneğinden olan hareketler de Kürt halkını tanıma ve anlama süreci içerisinde.
Nikaragua 'da FSLN, El Salvador 'da FMLN gibi hareketler de aynı süreç içerisinde. Çünkü Latin Amerika halkları da tıpkı Kürt halkı gibi benzer sorunları yaşamış ve yaşamaya devam eden bir halktır. Dolayısıyla kimi Kürt çevreler ve özellikle de milliyetçi olanları kast ediyorum " Sol hareketler Filistin 'e gösterdiği desteği Kürt halkına göstermiyor " diye yakınmak yerine halkının sesini dünyanın her yerine duyurmaya çalışmalıdır. Çünkü Kürt halkının uluslararası alanda daha fazla tanınmaya ihtiyacı var.
No hay comentarios.:
Publicar un comentario