Páginas

lunes, 25 de noviembre de 2013

25 de noviembre: Día internacional de la no violencia contra la mujer ¡Digamos basta contra la violencia hacia la mujer!

" En las instrucciones de ensamblaje del producto llamado " Mujer " se da la garantía de que siempre tendrá la cabeza baja. Y de que, si por algún defecto de fabricación involuntario o premeditado, alguna levanta la mirada, entonces la implacable guadaña del Poder le cercena el lugar del pensamiento, y la condena a sólo andar como si ser mujer fuera algo por lo que hay que pedir disculpas, y para lo que hay que pedir permiso.

Para cumplir con esta garantía hay gobiernos que suplen su falta de cerebro con las armas y los sexos de sus policías; y, además, estos mismos gobiernos tienen manicomios, cárceles y cementerios para las mujeres " descompuestas " irremediablemente. Una bala, un tolete, un pene, una reja, un juez, un gobierno, en fin, un sistema le pone, a la mujer que no pide disculpas ni permiso, un letrero que reza " Fuera de Servicio. Producto No Reciclable. "

La mujer debe pedir permiso para ser mujer, y se le concede si lo es según lo indicado por las instrucciones de ensamblaje. La mujer debe servir al hombre, siempre siguiendo esas instrucciones, para ser absuelta del delito de ser mujer. En la casa, el campo, la calle, la escuela, el trabajo, el transporte, la cultura, el arte, la diversión, la ciencia, el gobierno; las 24 horas del día y los 365 días del año; desde que nacen hasta que mueren, las mujeres enfrentan este proceso de ensamblaje. Pero hay mujeres que lo enfrentan con rebeldía.

Mujeres que en lugar de pedir permiso, imponen su propia existencia. Mujeres que en lugar de implorar perdón, exigen justicia. Porque las instrucciones de ensamblaje dicen que la mujer debe ser sumisa y andar de rodillas. Y, sin embargo, algunas mujeres hacen la travesura de caminar erguidas. Hay mujeres que rompen las instrucciones de ensamblado y se ponen de pie. Hay mujeres sin miedo. Dicen que cuando una mujer avanza, no hay hombre que retroceda. Depende, digo yo desde mi machismo reloaded, mezcla de Pedro Infante y José Alfredo Jiménez. Depende, por ejemplo, si el hombre está frente a la mujer que avanza.

Mi nombre es Marcos, tengo el defecto individual de ser hombre, macho, varón; y la virtud colectiva de ser los que somos, las que somos zapatistas. Como tal, como tales, confieso que me asombra y maravilla ver a una mujer levantarse y ver saltar, rotas en pedazos, las instrucciones de su ensamblaje. Es tan hermosa una mujer de pie, que da escalofríos el sólo mirarla. Y escuchar es eso, aprender a mirar”¦ Salud a estas mujeres, a nuestras compañeras presas y a las que aquí se congregan. Salud a su no tener miedo. Salud a la valentía que nos contagian, a la convicción que nos transmiten de que si no hacemos nada para cambiar este sistema somos cómplices de él. "


Subcomandante Marcos

miércoles, 13 de noviembre de 2013

AKP, Barzani ve Şivan Perwer...

AKP 2014 yerel seçimlerinde Kürdistan'da BDP ve Kürt Özgürlük Hareketinin deyim yerindeyse belini kırabilmek için bütün kirli hesapları yapıyor. Önce Hizbullah, sonra Kemal Burkay, son olarak Barzani ve Şivan Perwer... AKP'yi rahatsız eden gelişmeleri anlamak için biraz gerilere gitmek gerekiyor.

22 temmuz 2007 genel seçimlerinde bağımsız adaylarla meclise inanılması güç bir şekilde giren DTP Türkiye'deki siyaset dengelerini sarsmıştı. DTP'nin başarısını hazmedemeyen devlet DTP'yi kapattı. Kürt siyasetçiler DTP 'nin kapatılmasıyla birlikte Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adı altında meclisteki yerini aldı.

29 mart 2009 yerel seçimlerinden BDP Kürdistan'da büyük bir başarı ile çıkarak AKP ve Devletin korkuya kapılmasına neden olmuştu. Nitekim seçimlerden kısa bir süre sonra 14 nisan 2009 sabahı Türkiye ve Kürdistan'da polis güçleri KCK adı altında BDP'ye yönelik siyasi soykırım operasyonlarına girişti. Belediye başkanları, il genel meclis üyeleri, il ve ilçe başkanları, kadınlar ve gençler AKP'nin siyasi soykırım operasyonları kapsamında esir alınmıştı.

Bu operasyonların sebebi giderek daha fazla güçlenen BDP'yi siyaset sahnesinden silebilmek adına yapıldığını anlamak için esir alınan yaklaşık 10.000 BDP 'liye bakmak yeterlidir. BDP tüm bu yoğun baskı ve tutuklamalara karşı dayandığı halk kitlesini daha fazla örgütleyerek AKP ve Devlete cevap verdi.

Kürt siyasi hareketi ve Türkiye sosyalist hareketi Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok'u adı altında 12 haziran 2011 genel seçimlerine girdi. Devletin para gücünü arkasına alarak değil, halkın özgücünü arkasına alan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok'u Haziran seçiminde meclis'e 36 milletvekili göndererek zafere elde etmişti. BDP-Blok ana muhalefet partisi CHP'den daha başarılı bir grafik çizerek AKP sıkıştırıyordu. Meydanlarda, halk toplantılarında her gün daha fazla sıkıştırıyordu.

Karadeniz'den Toroslara, Botan'dan Dersim'e, Amed'den Serhat'a ve Metropollere Devrimci Halk Savaşı... 2012 yılında PKK 'nin yürüttüğü Devrimci Halk Savaşı stratejisi AKP hükümetini İmralı'da tutsak bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile diyalog sürecine itti. Ocak ayında Devlet heyetleri ile başlayan görüşmeler sonucunda A.Öcalan'ın çağrısı üzerine PKK elindeki esir asker-polis vb kişileri serbest bıraktı. 21 mart newroz günü ateşkes ve geri çekilme kararları alındı.

Tüm bunlara cevaben AKP Kürdistan'da daha fazla karakol, daha fazla baraj yaptı. Aslında AKP'nin çözüm süreci adı altında yürütülen bu görüşmelere ihtiyaç duymasının sebebi 2012 yılında PKK karşısında aldığı yenilgi, sıkışıklığı aşmak ve yaklaşan 2014 yerel seçimleridir. AKP'nin izlediği yol, yöntem ve politkalar da bunun en açık göstergesidir.

Yukarıda saydığımız nedenler ve BDP'nin daha fazla güç kazanması AKP'yi rahatsız ediyor. Çünkü AKP'nin amacı BDP'yi seçimlerde yenilgiye uğratmak, seçimleri kazanmak ve ardından PKK'yi tasfiye etmek... Bu hatırlatmalardan sonra gelelim AKP'nin kirli politikaları ve siyasi kurnazlığına.

BDP'yi geriletebilme planları...

AKP + Hizbullah + Kemal Burkay + Barzani + Şivan Perwer...

1.) AKP önce Hizbullah'a sarıldı. Kirli geçmişe sahip olan bu örgütün cezaevlerindeki kadroları bir gece de tahliye oldu. Domuza bağı ile insanları katleden bu vahşi örgüt HÜDA-PAR adı altında legal bir parti kurdu. Bu partinin kısa bir süre önce AKP ile görüşmesinden sonra Batman'da BDP'lilere saldırması ve Özcan Temel adında bir vatandaşı katletmesi AKP - HÜDA-PAR ortaklığını tescillemiştir.

2.) Kemal Burkay AKP'nin BDP'yi geriletebilmek için yaptığı planlardan biriydi. Bu zat BDP ve PKK'ye küfretsin diye günlerce AKP medyasında kullanıldı. HAK-PAR'a genel başkan oldu ama AKP'nin umudu ve planlarının uygulayacısı olamadı. Dolayısıyla AKP K. Burkay'dan verim alamadı.

3.) Hizbullah'ın BDP karşısında başarız olacağını gören AKP devreye Barzani planını soktu. Kuzey Kürdistan, Doğu Kürdistan (Rojhilat) ve Batı Kürdistan (Rojava) da siyasi ve askeri anlamda hiç bir karşılığı olmayan ve hatta halk tarafından siyasi, ideolojik ve askeri anlamda mahkum edilen Barzani R.T. Erdoğan'ın davetlisi olarak Diyarbakır'a gelecek. Yıllardır kendi halkının davetine sırt çeviren Barzani Diyarbakır'a gelecek. AKP ve Barzani çıkar işbirliği sadece Güney Kürdistan ile sınırlı olmadığını Rojava'da gördük. Rojava'da YPG 'ye karşı Türkiye, El Kaide, Azadi, El Parti, Yekıti ve Barzani işbirliği içerisinde çalışmalarına devam ediyor. Rojava'da Halkını satan ve halkına ihanet eden Barzani AKP seçim çalışmalarına katılarak yeni bir ihanete imza atacak. İnanıyorum ki Diyarbakır (Amed) Halkını satanlara ve ihanet edenlere en güzel cevabı her zaman olduğu gibi en politik bilinciyle verecektir.

4.) Şivan Perwer daha önce adı TRT Şeş ile gündeme gelmişti. Kürt halkının sert tepkileri üzerine TRT Şeş 'te program yapmayacağını dile getirmişti. Ancak salı günü yaptığı meclisteki grup toplantısında konuşan Başbakan R.T. Erdoğan Şivan Perwer'in Diyarbakır'a geleceğini hatta İbrahim Tatlıses ile düet yapacağını açıkladı. Kendisine halk ozanı sıfatı yakıştıran bir sanatçının AKP'nin kirli seçim hesaplarına dahil olması ne kadar doğrudur ? Roboski'de 34 Genci savaş uçakları ile parçalayan bir İktidar partisinin seçim başarısı için çalışacak kadar aşağılık mıdır ? Halkının üzerindeki kirli hesapları görmeyecek kadar kör müdür ?

Sonuç...

AKP bu kirli politklarını boşa çıkarmak Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlerin boynunun borcudur. Öncelikle Kürdistan'ın politik başkenti olan Diyarbakır (Amed) ve Diyarbakır halkının boynunun borcudur. AKP'nin desteklediği El Kaide ve bağlantılı çetelerin Rojava'da işlediği insanlık suçunun hesabı her alanda sorulmalıdır. Rojava'da Barzani, Azadi, El Parti ve Yekıti'nin El Kaide ile ortaklığının hesabı sorulmalıdır. Kendini AKP seçim çalışmaları için kullandıracak olan Şiwan Perwer'e gerekli cevabı Kürdistan halkı vermelidir. Ve AKP 2014 yerel seçimlerinde Kürdistan'da sandıklara gömülmelidir... Seçim sizin " Ya Teslimiyet, Ya Zafer... "